Mısır koçanlarının pankartlara isyanı
Hınçla dolmuş içimde kalmaya hazır depresyonlar, umutlarıyla gelip mutsuzluklarıyla gittiler. Yorgun düşünceli oldukça kaygılı ve hiçbir şeye gücü kalmamış bedenim "Düşünmek bile istemiyorum" diye söyleniyor içinden. Akışına bırakacak bırakmasına fakat, babalarımızın okula gittigi zor zamanlar ve de sokaktaki pankartlar izin vermiyor buna. Büyük sınava çok az kalmış aynı oranla ruhum ölümü yarılamış. Her düşünce kalbinden bir parça alıp götürmüş, parçalı bulutlu halde acil çıkışın acil olmayan saatlerinde yerde yatıyorum. Karamsarlık üzerine yazdığım yazıların imla hataları, yaptığım yanlışları geçmekte. Bunu önemseyen tdk görevlileri eşliğinde şairlikten kovulmaktayım. Böyle biri olmak tanrının kaderime "hata dolu hatalar" diye geçmiş olduğu bir tarihi olaydan mı ibaret?
Düzeltmemiz gereken hatalar noktalama işaretleri kadar karışık olmasaydı, belki de şu an ağlamaz yazıyı hatasız bitirebilmenin mutluluğunu yaşardım. Uzak mesafeler dolu sessizlikler gibi klişeler girmez, herkesten gerçek olanı anlamasını bilemezsini direkt doğrudan doğruya söylerdim.
Mısır kocanlarına kavga çıkartmak değil amacım. Mısırın tadını alsa yeterdi dudaklarım. Nedenini sorup neden benim cevaplamak zorunda olduğum sorular. Türkçe müfredatinda kendine yer edenemiyor? Düşünmeye değer olan Mısır kocanlarının uğraştırıcılığı, dertlerin çözümü olmayan bağlarıyla bağdaştirilabilir ve Abdülhamid sonrası Mısır kocanlari şeklinde tarih kitaplarında, yahut felsefe defterlerinin en arka sayfasında kendine yer bulabilirlerdi.
Ne saçmalıyor bu? Ama yazdıklarında bir anlam var gibi düşünüp devam ettiyseniz buraya kadar. Yazdıklarımın tek anlamı size gerçeği korkutmadan söylemeye çalışmaktı. Gerçek olan dertlerin bitmemesi, sorunların ilk bahar gibi açılan çiçeklere benzemeyip her mevsim, her gün tekrarlanıp durması, bahsedilmezse içimde kalacak konular arasındaydı. Ben de size bildiğiniz gerçeği bilmediğiniz şekilde anlatan delinin tekiyim. Saygılar tisikir idirim zamanınız için :)
Düzeltmemiz gereken hatalar noktalama işaretleri kadar karışık olmasaydı, belki de şu an ağlamaz yazıyı hatasız bitirebilmenin mutluluğunu yaşardım. Uzak mesafeler dolu sessizlikler gibi klişeler girmez, herkesten gerçek olanı anlamasını bilemezsini direkt doğrudan doğruya söylerdim.
Mısır kocanlarına kavga çıkartmak değil amacım. Mısırın tadını alsa yeterdi dudaklarım. Nedenini sorup neden benim cevaplamak zorunda olduğum sorular. Türkçe müfredatinda kendine yer edenemiyor? Düşünmeye değer olan Mısır kocanlarının uğraştırıcılığı, dertlerin çözümü olmayan bağlarıyla bağdaştirilabilir ve Abdülhamid sonrası Mısır kocanlari şeklinde tarih kitaplarında, yahut felsefe defterlerinin en arka sayfasında kendine yer bulabilirlerdi.
Ne saçmalıyor bu? Ama yazdıklarında bir anlam var gibi düşünüp devam ettiyseniz buraya kadar. Yazdıklarımın tek anlamı size gerçeği korkutmadan söylemeye çalışmaktı. Gerçek olan dertlerin bitmemesi, sorunların ilk bahar gibi açılan çiçeklere benzemeyip her mevsim, her gün tekrarlanıp durması, bahsedilmezse içimde kalacak konular arasındaydı. Ben de size bildiğiniz gerçeği bilmediğiniz şekilde anlatan delinin tekiyim. Saygılar tisikir idirim zamanınız için :)
Çok güzel olmuş adeta insan okurken kendini anlatıyormuş gibi yazılmış başarılarının devamını dilerim🤍
YanıtlaSilBelkide bildiğimiz gerçekler alışılmışın dışında bilmediğimiz şekilde (senin tamda yaptığın gibi) anlatıldığında daha farklı bi pencereden gözükür gözümüze.
YanıtlaSilBu güzel yazın için teşekkürler.